News -
Avrupa Birliği ve İsveç Roj Tv’nin kapatılmasına karşı çıkmalıdır
İsveç Sol Parti Milletvekili Jacob Johnsson Belçika ve Danimarka’nın Türk hükümeti ile birlikte Roj TV’yi susturmaya yönelik saldırıların basın ve düşünceyi açıklama özgürlüğü ile çeliştiğini belirtti. Avrupa Birliği ile İsveç’e Roj Tv’nin kapatılmasına yönelik saldırılara karşı çıkma çağrısında bulundu. Johnsson Roj Tv’ye yönelik saldırıları 17 Aralık’ta verdiği yazılı bir soru önergesi ile İsveç Parlamentosu’nun gündemine getirmiş, Dışişleri Bakanı Carl Bildt’e Türkiye’nin Kürtlerin basın ve düşüncelerini açıklama özgürlüğünü boğma girişimlerine karşı Roj TV’yi savunmak için ne yapmayı düşündüğü sorusunu yöneltmişti.
ABD çizgisinde bie dış politika izlemekle tanınan Bildt Johnsson’un sorusuna Danimarka Başsavcısının “terörü teşvik ettiği” ve “PKK ile ilişkisi” olduğu gerekçesi ile açtığı dava hakkında yorum yapmak istemediği yanıtını vermişti.
Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz Johnsson İsveç Dışişleri Bakanının tutumuna tepki gösterdi ve Avrupa Birliği ve İsveç’in basın ve düşünce özgürlüğünü savunmasını ve Roj Tv’nin kapatılması girişimine tutum almaları gerektiğini söyledi. Wikileaks’in açıkladığı belgelerin Danimarka eski Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in Nato Genel Sekreterliğine getirilmesi karşılığında Roj Tv’nin kapatılması için Türkiye ve Danimarka’nın anlaştığını kanıtladığını belirten Johnsson böylesi bir politikaya Avrupa Birliği ve İsveç’in karşı çıkması ve tepki göstermesi gerektiğini söyledi. Kürt sorununda Türkiye’nin bir adım ileri iki adım geri attığını belirten Johnsson “Türkiye bir yandan Kürtçe devlet kanalı TRT 6’yı açarken aynı zamanda Kürtlerin en büyük televizyon kanalı olan Roj Tv’yi kapatmaya çalışıyor” şeklinde konuştu. Roj Tv’nin dünyanın her tarafında milyonlarca izleyicisi olduğunu, sadece Kürtlerin değil, diğer azınlıkların sorunlarını dile getirdiğini Kürtçe’nin yanı sıra Türkçe, Arapça, Süryanice, Farsça ve İngilizce yayın yaptığını da hatırlattı.
Johnsson İsveç hükümeti ve Carl Bildt’in Kürt sorunu karşısında duyarlı davranmadıklarını belirtti ve 1988 halepçe katliamını buna örnek olarak gösterdi. Halepçe katliamının gerçekleştiği 16 Mart günün soykırım ve kimyasal silahların kullanımına karşı mücadele günü olarak kabul edilmesi önerilerine Bildt’in karşı çıktığını hatırlattı.
Türk hükümetinin bir yandan açılım politikası ile Kürt sorununu çözeceğini söylerken aynı zamanda Kürtlerin partilerini kapattığını, aralarında belediye başkanları ve insan hakları savunucularının da bulundukları Kürt liderleri cezaevlerine atmasının tutarsızlık olduğunu söyleyen johnsson sorunun çözülmesinin yolunun tutuklamalardan değil diyalogdan geçtiğini söyledi.
Johnsson KCK davasını yakından izlediklerini ve Kürt liderler aleyhinde hiç bir kanıt olmadığını belirterek tüm tutukluların serbest bırakılmalarını istedi.
Murat Kuseyri/Stockholm
Topics
- Foreign Politics