News -
Hamami: “Türkiye’nin Suriye politikası emperyalizme ve siyonizme hizmet ediyor”
Hammami: “Tunus’ta devrim süreci devam ediyor”
MURAT KUSEYRI
STOCKHOLM-2013 yılı “Olof Palme Ödülü” İsveç Parlamentosu’nda düzenlenen bir törenle Tunuslu insan ve kadın hakları savunucusu Radhia Nasraoui ile Suudi Arabistanlı Avukat ve insan hakları savunucusu Waleed Sami Abu Alkhair'e verildi. Ödül törenine katılanlar arasında Nasraoui’nin eşi Tunus Emekçiler Partisi Genel Sekreteri Hamma Hammami de bulunuyordu.
Tunus ve Arap ülkelerindeki gelişmelerle ilgili sorularımızı cevaplayan Hammami Tunus ve Mısır’da olanları ayaklanma ve devrim olarak adlandırdıklarını, her iki ülkede de özgürlük ve demokrasi için mücadelenin devam ettiğini söyledi. Tunus’taki hareketi emperyalist güçlerle uzaktan yakından hiç bir ilişkisi olmayan gerçek bir devrim ve halk ayaklanması olarak niteleyen Hammami, Tunus Halkının hiç bir dış gücün tesirinde kalmadan kendi insiyatifiyle rejimi yıkıp özgürlüğünü kazanmak için ayaklandığını vurguladı. Seçimlerden sonra liberallerle İslamcıların ittifakından oluşan gerici bir geçiş Hükümetinin halkın talep ettiği reformaları yaşama geçirmediği, işsizliği azaltamadığı için başarısızlığa uğradığını ve halk desteğini yitirdiğini ifade etti.
Devrim sürecinin hala devam ettiğini, mücadelenin diktatörlüğün kalıntıları eski İslamcı ve Selefi partilerin oluşturdukları gerici ve tutucu güçler ile emek ve demokrasiden yana olan demokratik güçler arasında devam ettiğini, sürecin demokratik güçler lehine sonuçlanması için gerekli koşulların olduğunu belirterek konuşması şöyle sürdürdü:
“Kriz içindeki Tunus’da devrim devam ediyor. İnsan hakları ve demokratik hak ve özgürlükler için mücadele sürüyor. Devrim yeni bir aşamaya girecek. Bu sosyal bir devrim olacak. Mart ayında yapılacak seçimler emekçilerin ve demokrasi güçlerinin işlerini kolaylaştıracak. İki olasılık var. Seçimler Ennahda Hükümeti’nin yenilgisi ve demokratik güçlerin zaferiyle sonuçlanacak. İkinci olasılık askerlerin halkın hoşnutsuzluğu ve krizi kullanarak bir darbe girişimine kalkışmalarıdır. Partimiz böylesi bir girişime karşı halk içinde yoğun bir aydınlatma çalışması sürdürüyor.”
Hammami, Zeynel Abidin bin Ali’nin ülkeyi terketmesinden sonra yapılan seçimlere ilerici, devrimci ve yurtsever güçlerin ortak adaylarla girmeyi başaramadığını ancak gelinen aşamada bu güçler arasında bir konsesüs sağlandığını şu cümlelerle dile getirdi:
“ Bundan bir kaç ay önce 10 örgüt ve parti bir araya gelerek Halk Cephesi oluşturdu. Cephede politik partilerin yanı sıra işçi örgütleri de yer alıyor. Şu anda oluşturduğumuz platform Tunus’ta 3. Büyük güç durumunda. Bundan önceki seçimlere Tunus İşçileri Komünist Partisi olarak katıldık ve Parlamentoda üç sandalye elde ettik. Cephe olarak gireceğimiz seçimlerde bu sayıyı 5 kat arttıracağımıza inanıyorum.”
Orta-Doğu’daki gelişmelere de değinen Hammami, Suriye’deki çatışmanın gerici iki güç arasında yaşandığını, taraflardan birinin emperyalizmle kısmi çelişkileri olan despotik Esat Rejimi, diğerinin ise ABD emperyalizmi ve bölgedeki maşaları Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar tarafından desteklenen ve silahlandırılan Özgür Suriye Ordusu olduğu değerlendirmesinde bulundu. Bu iki gerici güç arasındaki çatışmanın demokratik bir dönüşümle sonuçlanmasının mümkün olmadığını belirterek “Çözümü Suriye’deki ilerici ve devrimci güçlerde aramak gerekir. Suriye Halkları demokratik bir ülke yaratılması ve sorunun barışcıl yollardan çözülmesi için bu güçlere baskı yapmalıdır” dedi.
Türkiye’nin Suriye politikasının emparyalizme ve siyonizme hizmet ettiğini vurgulayan Hammami, Türkiye Halklarının Suriye ve Türkiye Halklarının çıkarlarına hizmet etmeyen bu politikaya karşı mücadele etmelerinin önemine değindi.
Hamami, Türkiye’de işçi sınıfı hareketini, HDK bünyesinde oluşturulan birlik ve Kürt Halkının ulusal mücadelesini yakından izlediklerini, Parti olarak Kürt Halkının Kendi kaderini Tayin Etme Hakkını savunduklarını ve sorunun çözümü için başlatılan görüşmeleri olumlu bulduklarını belirtti. Paris’te 3 Kürt kadın devrimcinin katledilmesini canilik ve büyük bir insanlık suçu olarak niteledi.
Topics
- Politics